Dun kaldığımız yerden devam ... desem de tabi serbest stil; yoksa dün Trenitalia'nın bünyemde bıraktığı sonsuz güven duygusunda kalmıştım bugün hava alanı transferinden devam etmeyi düşünüyorum.

İlk seyahatimizde hava alanı transferi için shuttle (servis) ayarlamıştık, Italyanlar bir değil tam iki araçla hazır bulunarak bizi şaşırtmış idi > ne çok şaşırtıyor bu italyanlar beni, görüldüğü üzere bende süper bir güven hissi yaratıyorlar :)

Sonra o shuttle firmasının adını cismini kaybetmişim ben de erbab-ı seyahat Trip Advisor'dan shuttle firmaları araştırdım. Rome Shuttle limousine bu iş için ala imiş, isim de zaten fiyakada benlikleri alıp götürüyor. İki kişilik transfer gayet ciciş mercedes'lerle 50 eur, uçuş bilgilerinizi, gideceğiniz otelinin adresini bir forma girerek sitesinden iletişime geçiyorsunuz, onlar da transferi ayarlıyor, güvenlik için bile kredi kartı bilgilerini almadılardı, ücreti otele vardığınızda şoföre direk ödüyorsunuz. Bizi almaya gelen şoför de pek tatlı idi - direk Akdeniz sıcaklığı, yol boyunca sohbet ede ede gittik. Gayet like edilesi bir servis.

Her iki seyahatimizde de Mercure Roma Piazza Bologna'da kaldık. Bu mahalle biraz daha iş bölgesi gibiymiş galiba, ama çok güzel, elinizin altında market, manav, pastane, her şey var, otel de pek rahat aslen, odalar ses geçirmiyor, yataklar rahat, duş başlıkları güzel :) tabi salon salomanje 90 derecede yıkanmış yünlü kazak ama bana OK. Kahvaltı dahil 100 eur gibi bir fiyata kaldık bu sene (2015), geçen sefer de bu ayarda bi değer biçilmişti. Fakat bu gelişimizde artık Roma nüfusu mu artmış, trafikten bunalan Romalı kendini metroya mı vurmuş ulaşım tam bir gavur eziyetine döndü. İtalyan teyzeler göbek vuruşu ustası deyim siz ama mutlaka bir yerlerden bulup Darkwing dark göbek vuruşu videolarını inceleyin veya daha kolay roma metrosu olmuş bir metrobüs deyin daha net olsun!

Biz de ilk iki gün saflık etmedik değil tabi, Pazar günü sabah ayin yönünde ne binersin metroya değil mi? Bu binişin elbet bir sebebi vardı. Geçen sefer göremediğimiz Villa Borghese'yi ziyaret etmekti amacımız. Bu müzeye girmek için biletleri önden internetten satın almak gerekiyor. Satın alma işlemi sırasında da ziyaret saati için randevu veriyorlar. O saatte gel yoksa bir bardak soğuk su diyorlar. Genelde randevular 2 saatlik dilimleri kapsayacak şekilde 9-11 / 11-13 filan gibi. Bu aralıkta gelip kendinizi içeri atmanız bekleniyor.

Randevu aldım, pazar ayin metrosuna bindim, hatta doğru durakta bile indim oh diycekseniz daha çok erken. Metro'dan çıkışta Villa Borghese'nin olduğu parka girip doğru yolu bulmak kaderin insafına kalmış - mesela biz biraz zorlandık, yerlilere sorduk öyle böyle bi şekilde bulduk, yine de deyim her yerli bilmiyor - bileni var bilmeyeni var. Siz derslerine önden sular seller gibi çalışan japon turistlerdensiniz size lafım yok, Akdenizin yayılmacı politikasını benimsemiş ruh ikizimseniz Yandex filan internet varsa - yoksa maps.me uygulaması ya da biraz erken gitme önce kaybolma sonra doğru yolu bulma için faideli.

İnternet demişken telekom italia'nın (TIM) bir haftalık turist paketleri varmış, 1 GB internet, konuşma filan 10 eur civarındaymış galiba - her daim internetim yanımda olsun diyenlere info, ben almadım ama alandan bilgi aldım :)

Biletler için Villa Borghese'nin sitesine girdiğiniz zaman bileti satın alacağınız siteye sizi yönlendiriyor. Biletler 13 eur (sene 2015) bir de kişi başı servis ücreti var 2-3 eur gibi. Kredi kartından ödeme çekilince bir onay maili geliyor, o bilet değil. Türkün italyan müzesi ile imtihanı yeni başlıyor. Onu basıp müzenin kapısına dikiliyoruz, bizimle aynı zaman dilim kaderini paylaşan kültür merakiyesi turistlerle beraber sıralanıp bilet gişesinden biletimizi bastırıyoruz, sonra ordan çilekeş gönlümüzü vestiyer sırasına atıyoruz, çantalı geziş cıss, non enterdit, verboten, kamera da cıss ama cep telefonu değil. Resim çekmek sanki mümkün değil gibi intibaa var ama flaşsız çekilen resim de resimden sayılmıyor.

Villa Borghese bütün bu aşamalara rağmen gezilmeli mi? Ben gezmesem içimde kalırdı, ama benlik de bi sanat simsarı değil, bakıp güzel deyip resimledim bol bol, yani ilk defa Roma'ya gidilmişse, zaman kısıtlıysa sonra ki sefere saklanabilir.

Oradan kendimizi Villa Giulia'ya attık. Niye? Kader! Önünden geçiyorduk binayı beğendik. Elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdik, içerik Etrüsk San'atıymış. Vakti zamanında bu san'at güneşi Roma'yı aydınlatmış, Roma imparatorluğu içinde erimişler ama erime gerçekleşirken imparatorluğa adını altın harflerle yazdırmışlar. Efenim bu Etrüsk'ler pek gelişmişmiş, Roma imparatorluğu da mitolojisindeki ilahlardan, hukukundan bayındırlığa her şeyini onlardan öğrenmişler onlar da Batı Anadolu'nun bağrındanmış. Tarih bilgisine haiz ulema zaten bilir, bilmeyen de zaten aman da ne de eksik kalmışım Etrüsk sanatı konusunda demez kanımca yani fazla uzatmamayım.

Biz yaklaşık 1,5 saat kaldık, 45 dk müze gezmesi 45 dk'da ev gezmesi gibi tabi foto çekme aman da İtalyanlar bu palazzo (saray) işini kıvırmışlar canım geyikleri çevirmece sonra açıktığının farkına varıp yemek yeri arama misyonuna odaklanmaca. Tüm bunların günahı da 8 eur > yine bir daha ki sefere inşallah noktası. Ben memnum kaldım da gezerken kafam güzel olduğu için ben burda benliğimi konu dışı bırakayım.

Next Vatikan! c u

xoxo