Yunan Adasında ne yapılırsa onu yaptık deyip kapatırmışım konuyu. Kimseyi bu kadar kolay salmadığımı bir önceki bloğumdan beri takip edenler bilir kanımca :D

Biz 18 - 25 Haziran arasında Astipalaia’da kaldık, bu tarihlerde henüz sezon açılmamıştı ama eli kulağındaydı. Bizden sonraki hafta full performansa geçmeye niyetlilerdi, seviyorum ada - Ege rahatlığını :)

İlk gün yol yorgunu olmamızdan sebep yayılma moduyla limandaki plajımızda ve bazılarımızın dalgalı deniz yolculuğundan etkilenmesinden mütevellit otelimizin teras / havuzunda geçirdik. Günün büyük kısmı geçmiş olduğu için plajda şemsiye - şezlong kiralamadık, direkt havlumuzu serdik, denize girdik çıktık, sonrasında yine otelimizin yanındaki anti kastro taverna da bir şeyler yedik.

Sanırım ikinci gün de hala yayılma modundaydık bu sefer şemsiye şezlong da kiralayıp yine limanımızda takıldık. Üçüncü gün Livadi çıkarmalarımızın ilkini gerçekleştirdik, burada sonraki günler de dahil olmak üzere üç ayrı işletme denedik, hepsinden memnun kaldık, ama yemekler bakımından ilk gün denediğimiz yer en başarılı olan idi.

Gün sıralamasından bağımsız limanda kaldığımız günlerin birinde tekne turu olduğunu keşfedip sevimli işletmemizin kızından gerekli bilgileri aldık ve ertesi gün tam gün tekne turuna katıldık.

Bunun dışında akşamları bolca Chora’ya çıktık, kaleyi iki kere tavaf edip bol fotoğraf çektik, bir akşam bir yerde oturup bir şeyler içtik.

Kaldığımız otel çok güzel olduğu için terasında da bolca vakit geçirdik. Kale manzaralı balkon / terasımızın keyfini çıkardık.

Adada bir gece hayatı olduğu rivayet edildi ama biz etraftaki yaş ortalamasından bu iddiaya çok inanamadık :) zaten de çok keşfetme arzusunda da değildik.